-
1 inci
1. در [دُرّ]2. لؤلؤ [لُؤْلُؤ] -
2 حلية
-
3 در
IدَرّsütIIدَرَّ1. gelmekAnlamı: akmak, cereyan etmek2. akmakAnlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmekدُرّinci -
4 لؤلؤ
-
5 mücevher
حلية [حِلْيَة]Anlamı: değerli süs eşyası -
6 مداليون
-
7 madalyon
مداليون [مَدَالْيُون]
См. также в других словарях:
mücevher — is., Ar. mucevher Değerli süs eşyası Sevdiği kadını mücevherler ve pırlantalara gark eden çılgın ve müsrif fakat zevk sahibi bir âşık... A. H. Tanpınar Birleşik Sözler mücevher kutusu mücevher mahfazası mücevher tarih … Çağatay Osmanlı Sözlük
bijuteri — is., Fr. bijouterie 1) Kuyumcunun yaptığı değerli takıların tamamı 2) Değerli olmayan maden veya taşlardan yapılmış takı, süs eşyası … Çağatay Osmanlı Sözlük
halka — is., Ar. ḥalḳa 1) Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı. F. R. Atay 2) Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı Perde halkası. 3) Değerli metallerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyum — is. Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına Halk türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyumcu — is. Değerli metal ve taşlardan bilezik, küpe vb. süs eşyası yapan veya satan kimse, mücevherci, cevahirci Kuyumcu vitrini önünde nadir bir zümrüdü seyrettiğim sırada yanıma sokulmuş... H. C. Yalçın Birleşik Sözler kuyumcu terazisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
madalyon — is., İt. medaglione Boyna zincirle takılan, genellikle değerli metalden yapılmış, içine küçük resim gibi şeyler konulan, türlü biçimde süs eşyası Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük